Toroslar’ın eteğinde, toprak damlı genellikle tek katlı taş
evlerin bulunduğu küçük bir sahil kasabasıydı, doğduğum ve çocukluk yıllarımı
geçirdiğim tarihi kent Gilindire. Her tarihi kent gibi Gilindire’nin de bir
kuruluş öyküsü vardır.
Gilindire’nin tarihi adı, günümüzden yaklaşık dört bin yıl
önce, Zeus’un oğlu Hermes’in torunlarından Fenikeli Sandokos tarafından,
Toroslar’ın eteğinde bir kale ve ticaret kenti olarak kurulmuş Kelenderis’tir. Kelenderis, 19. yüzyılın başlarında, halk
ağzında Gilindire’ye dönüşür. 1965 yılında da Gilindire adı, Akdeniz’in mavi
karanlığına gömülür ve o yıllarda Gülnar’a bağlı olan bu nahiye, tarihi
geçmişiyle hiçbir ilgisi olmayan Aydıncık adını alır.
Kentin kuruluş
mitolojisi hakkında Batılı kaynaklar şu bilgileri veriyor:
“Hermes
ile Herse’nin Cephale adında bir oğlu olmuş. Cephale’e âşık olan Eos, onu
Suriye’ye kaçırmış ve orada evlenmişler. Tithonos adında bir erkek çocukları
dünyaya gelmiş. Tithonos’tan, Phaeton, ondan Astinoos ve ondan da Sandokos
doğmuş. Sandokos Suriye’den Kilikya’ya gelmiş, orada Kelenderis şehrini kurmuş.
Sonra Hyrie kralı Messagoras’ın kızı Pharnace ile evlenmiş ve bu evlilikten
Kinyras dünyaya gelmiş. Kinyras da büyüyünce, halkının bir kısmı ile Kıbrıs’a
geçmiş. Orada Baf kentini kurduktan sonra da Kıbrıs kıralı Pygmalion’un kızı
Metharme ile evlenmiş. Daha sonra da Kıbrıs’a kral olmuş.
Kral Kinyras’ın, Myrrha
adında, güzelliği dillere destan bir kızı vardır. Kral, kızının Aphrodite'ten
daha güzel olduğunu iddia eder. Aşk ve güzellik tanrıçası da, kralın kızını
kıskanır ve onu babasına âşık eder. Myrrha da dadısının aracılığı ile fark
ettirmeden geceleri babasının yatağına girer. Kral birkaç kez birlikte olduğu
kadının kızı olduğunu fark edince, Myrrha korkudan sarayı terk ederek ormana
sığınır. Bilmeyerek girdiği bu ensest ilişkiden utanç duyan kral da, kızını
öldürmeye karar verir ve peşine düşer. Myrrha kurtulmak için tanrılara
yalvarır. Zeus, kıza acır ve onu Toroslar’a fırlatır. Orada onu mersin (murt)
ağacına dönüştürür. Bir süre sonra bu ağacın kabuğundan nur topu gibi bir erkek
çocuğu dünyaya gelir. Adı da Adonis. Büyüyünce de yakışıklı bir delikanlı olup
çıkar. Aşk Tanrıçası Afrodit ona âşık olur.
Afrodit, sevgilisi
Adonis ile ormanda gezip tozmaya başlar. Tanrıça’ya vurgun olan Savaş Tanrısı
Ares, yakışıklı delikanlıyı çok kıskanır. Bir gün, Afrodit şerefine düzenlenen
bir av partisinde Ares, bir yabandomuzu salar Adonis’in üzerine. Hayvan yaralar
onu. Ölümle pençeleşir Adonis. Afrodit onu kollarına alır ve sağaltmak üzere
götürürken damlayan kanlar, kırmızı anemonlara dönüşür.
Gilindire’deki Yörük Tepe, mart başında
kıpkırmızı dağlalesine bürünür. Murt ise yaz ortasından sonbahara kadar beyaz
çiçek açar yörede. Kasımdan itibaren de beyaz, üzerinde morumsu siyah lekeler
bulunan, bol çekirdekli kekremsi meyveler verir.
Murt ve anemonun yörede
bolca yetişmesi, çekiyor insanı mitolojik öykünün içine, nedense inanası da
geliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder